Montreal Üniversitesi’nden tarih profesörü Yakov Rabkin’in kitabı “Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı” ultra Ortodoks Yahudilerin İsrail’e, inançları gereği muhalefetini anlatıyor
Yaz aylarında İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu sürerken Türkiye’de; İsrail içerisinde siyonizme muhalefet, anti-semitizm, Filistin davasının geleceği konularındaki tartışmalara ışık tutabilecek bir kitap yayınlandı. İletişim Yayınları’ndan çıkan “Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı” kitabının yazarı Yakov M. Rabkin, eserinin yayımlanmasından on yıl sonra İbranice ve Türkçe’ye çevrilmesinden memnun. “Tüm Musevileri kibirli siyonistlerle bir tutmak; tüm Müslümanları hoşgörüsüz İslamcılarla bir tutmak kadar yanlıştır” diyen Rabkin; araştırmasında Noam Chomsky ya da Judith Butler gibi Yahudi kökenli sol düşünürlerin siyonizm eleştirisine değil; kamuoyunda az bilinen, ultra Ortodoks (Haredi) Yahudilerin inançları gereği İsrail karşıtlığının, teolojik ve siyasi kronolojisine odaklanıyor.
Gazze’ye operasyon sırasında Türkiye’de şiddetli bir anti-semitizm yaşandı. İsrail karşıtlığı dini referanslarla yapıldığında; Türkiyeli Yahudiler için ciddi bir tehdit oluşabiliyor. Kitabınızda İsrail’in, dünyadaki bütün Yahudilere ağır bir yük getirdiğini söylüyorsunuz.
Yahudiler ve İsrail; Musevilik ve siyonizm arasındaki bu zihin karışıklığı, kitabı yazma sebeplerimden biri. İkisini ayırmak çok önemli. Aslında Müslüman bazı medya organları siyoniste dönüştü çünkü; onlar için Yahudi demek siyonist demek. Siyonizmin, ‘Yahudiler ve siyonistlerin aynı’ olduğu mesajı çok yaygın. Bir Yahudi’yi İsrail’le tanımladığınızda siyonistlerin istediğini yapıyorsunuz.
Cemaat binlerce yıllık
Türkiyeli Yahudilerin, İsrail’i kınaması için yoğun bir baskı vardı. Bir tür ‘rehin’ durumu mu?
Kesinlikle. İsrail, Yahudi toplumlarını bir tür rehineye çevirdi. İnsani açıdan trajik, çünkü Osmanlı’da Yahudilerin huzuru aynı dönemde Avrupa’da olanlarla karşılaştırılamaz bile. Bu gerçek; siyasi amaçlar ve Gazze’de olanlara tepki nedeniyle feda edilmemeli. Türkiye’deki Yahudi cemaatinin İsrail üzerindeki etkisi sıfır. Cemaatler binlerce yıldır, İsrail devleti ise sadece 68 yıldır var. Cemaatler “Aramızda İsrail’i sevenler var; eleştirenler de var, çeşitlilik mevcut” diyebilmeli. ABD?Yahudileri, İsrail konusunda bölünmüş durumda. Dünyadaki Yahudi cemaatleri daha bağımsız bir pozisyon almalılar.
Yahudi vatandaşlara baskı, istenenin tam tersi bir amaca yarıyor o halde?
Baskı; siyonizmin “Yahudiler İsrail dışında hiçbir yerde güvende değiller” mesajını destekliyor. Türkiye’de hükümetin tam tersine “Yahudi cemaati, farklı görüşteki Türkiye vatandaşlarından oluşur.
Tek bir duruş sergilemelerini beklemiyoruz” demesi çok daha bilgece olurdu. Tabii bu belli bir derinlik, sofistikasyon gerektiriyor.
Seküler ve dindar muhalefet kopuk
İsrail kamuoyunda kitabınız nasıl karşılandı? İsrail’e hiç yerleşmemiş bir Yahudi’nin eleştirileri karşısında öfke var mı?
Montreal’de çok daha öfkeliler. 2004’te kitap yayınladığında skandal yaratmak için bir karşıt kampanya örgütlemeye çalıştılar. İki kere ölüm tehdidi aldım, bir hafta polis koruması altında yaşadım. İsrail’de bunların hiçbiri yoktu. İsrail toplumu için çok hayati bir konuda bilgi vermeye çalıştığımın farkındalar. Geleneksel Musevilik ve çağdaş İsrail arasındaki uyumsuzluğu yaşıyorlar zaten; fikirlerini söylemeyebilirler ama endişelerini paylaşıyorlar. Montreal’de ise İsrail adeta bir din, bir kimlik. Fransa’da ya da ABD’de bir Yahudi için İsrail; kişisel, mahrem bir konu olabilir. Şabat’a uymak, koşer yemek gibi dini gerekleri yerine getirmeyen kimi Yahudiler için İsrail adeta bir din gibi.
İsrail’de seküler siyonizm karşıtlığı ne durumda? Ultra Ortodokslarla bu konuda birleşebilirler mi?
Dindarlar ve seküler kesim arasında büyük bir gerilim var. İşgali protesto eden solcular, sağdaki ‘müttefiklerini’ görmüyor. O kadar birbirlerine karşılar ki bir köprü kurmak zor. Kitabın sonunda, iki tarafın da farklı kaynaklardan yola çıkarak aynı sonuca vardığını söylüyorum. Seküler Yahudiler ve ultra Ortodokslar arasındaki yabancılaşmanın derinliğini hayal bile edemezsiniz. İki apayrı dünya, çok az temas kuruyorlar. Haredilere “Neden Meretz’le (sol merkez parti) ittifak kurmuyorsunuz“ dedim. “Onlar sadece hükümetin belli politikalarına karşılar. Eğer yarın hükümet Filistinlilere iyi davranırsa, onlar için sorun yok. Biz tamamen siyonizme karşıyız” dediler.
İsrail siyasetinde Avigdor Lieberman, Naftali Bennett gibi yerleşimcileri temsil eden şahin politikacıların yükselişi var. İşgal karşıtı sol görüşlü gazeteci Gideon Levy korumayla gezebiliyor. İsrail’de seküler sol tehlikede mi?
İsrail’de sol giderek azalıyor. Tehlikede olan, İsrail’in sosyalist kurucularının Filistinlililerin de mutlu olacağı eşitlikçi bir toplum inşa ettiği iddiası… Yerleşimciler gibi yeni güçler, Lieberman’ın siyaseten doğruculuk umurlarında değil. David Ben-Gurion (İsrail’in kurucu başbakanı) ve Şimon Peres asla böyle davranmazdı.
‘Yerleşimler ekonomik sebepli’
İşgal altındaki Filistin topraklarına yerleşmiş ultra Ortodokslar siyonizmi desteklemiş olmuyorlar mı?
Sayıca çok azlar. Yerleşimcilerin çoğu modern mesleklerde çalışıyor. Bazıları fiilen yerleşimci, fiyatlar daha ucuz olduğu için gidiyorlar. Yerleşimcilerin yaklaşık yüzde 20’si ideolojik nedenlerle Filistin topraklarında yerleşimci oluyor. Ariel Şaron, insanları siyonist ideolojiyle değil fiyatların düşüklüğü, ekonomik nedenlerle yerleşimlere çekme fikrini bulmuştu. Çok çocuklu ve yoksul ultra ortodokslar için oraya yerleşmek çekiciydi.
Bu derin bir tezat değil mi?
Evet. Bazı ultra Ortodoks liderler yerleşimlere gidilmesini yasakladı. Bazıları da onaylamadıkları halde yerleşenlere bir şey demediler. Bu ekonomik bir sorun; unutmayın ki İsrail’in en yoksul kesimi Haredi.
Bir İsrail askeri bile Abbas’tan güçlü
İki devletli çözümün gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz? Filistin’in tanınması, boykot hareketleri yayılıyor.
Herhangi bir İsrail hükümetinin işgali bitirmek istediğine dair 40 yıldır bir işaret yok. Filistin devletini tanıma dalgası yayılsa bile bunun iki devletli çözüm illüzyonuna hizmet ettiğini düşünüyorum. Bir de tabii Filistinli elitlere, kendisine ‘bakan’ diyenlere… Batı Şeria’da elinde silah tutan 17 yaşındaki bir İsrailli askerin bile Mahmud Abbas’tan daha fazla gücü var. Bir sumo güreşçisiyle üç yaşında bir çocuğu ringe çıkarıp nasıl bir sonuç elde etmeyi bekleyebilirsiniz? İsrail dünyanın en ileri ordularından birine sahip, yüksek teknoloji geliştiriyor. Filistinliler çok, çok kötü durumda. Nasıl müzakere edecekler? Bu yüzden İsrail’in üzerinde devasa bir uluslararası baskının olması lazım, onu da görmüyorum. İsrail’e gerçek, sorgusuz sualsiz destek Hıristiyan Siyonistlerden geliyor, gözardı etmemek lazım. Öte yandan Avrupa’da kamuoyu Filistin’den yana olduğu halde devletler İsrail’i destekliyor. Türkiye’de kamuoyuna kulak verilip politika belirleniyorsa bu daha saygı duyulası bir durum. En azından hükümetiniz demokratik davranıyor.
Batı’dan gelen eleştirilere karşı, Başbakan Netanyahu sık sık soykırımı (Shoah) hatırlatarak cevap veriyor.
Ahlaksızca bir spekülasyon. İsrail’in soykırımdan çıkardığı ders; ‘silahın ters tarafındaydık, bunu değiştirmeliyiz’ olduk.